düz dünya
Seslerden nefret ediyorum. Paslı, gıcırtılı sesler... Bana yapmak zorunda olduğum şeyleri neden sadece zorunda olduğum için, kanayarak yaptığımı hatırlatıyorlar. Çıt, çıt, çıt, çıt. Seslerin zehri parmak uçlarımdan kalbime rutubet akıtıyor. Sessizliğin duyulmayacağı bir sessizlik istiyorum, sessiz seslerin duyulmayacağı. Ölmeden nefes almak istiyorum. Gözyaşlarıyla bir cehennem söndürmeye çalışıyorum. Boynumdan akan ter damlaları beni boğan denizimi dolduruyor Küçük ölüm senfonim kulaklarımda yankılanıyor Bir milyon yedi yüz üç toz tanesi boğazıma yapışıyor Çürük portakal kokusu ve paslı sesler içimi söküp alıyor benden Tanrıyı öldürmek için dua ediyorum Ruhum patlayacakmış gibi, tükeniyorum. "Çünkü kim olursan ol bana dönüşeceksin. Bittiğin an başlayacağım. Sana yaratarak yok olmanın sırrını ezberleteceğim. Benimle savaşma, kazanırsan kaybedersin." Sığamıyorum buraya Dalgalanan duvarları izliyorum Sanki beni fırlatıp atacaklar Daha çok gömüyorum kendimi bataklığıma Dalgalar