fakat allah kahretsin insan anlatmak istiyor albayım.


Varlığımı bile hissedemezken bir oyun kurdum kendime. Sadece ben varım. Yazıyorum, okuyorum, kaçıyorum. Aynılarını sen yaparsan nasıl kaçayım? Bir an bile arınamaz mıyım hırslarımdan? Benim yaptığım şeylerle anılamazsın. Çektiğim acıyı bile ucuzca kopyalıyorsun, hangi acıya sığınayım ben artık? Neye benim diyeceğim? İtiyorsunuz beni, yok olduğuma inandırıyorsunuz. Zihnime ait hissetmiyorum. Kendimi kandırmak için başkalarına yaptığım rol elimden kayacak.

Neye yatıyorum, ne yapabiliyorum. Adice bir uğraş buldum, zorla. Elimden alınacak. Hayır, keşke elimden alınsa. O zaman asilce istediğim için savaşabilirim. 

Yanlış olan şey bende. Ait olamıyorum, hiçbir yere. Nefretim düşmüyor satırlara. Cümlelerini benden almayın. Hiçbir yere varmayan cümlelerim, denizin dibinde çürümeye bırakılan cümlelerim...

"Artık her şeyden kuşku duyuyordu. Çünkü bu işin de sonunu getirememişti. İşte yine son anda kuruntular içindeydi. Oyunun sonunu merak edecek gücü kalmamıştı, her zaman olduğu gibi. Bir merak etseydi, sonumuz böyle olmazdı öğretmenim. Saçmalama Hikmet. Ben Hikmet değilim albayım. Bir zamanlar Hikmet olan gözlemcinin biriyim şimdi. İşime geldiği yerde domuz gibi susuyorum. Sonra her şeyi bir bir hatırlıyorum. Artık anlamlı anlamlı susma sırası bendeydi. Hayır, susan ben değildim albayım, susan ben değildim öğretmenim. İçimde acımasız bir H. vardı susan. Bütün ısrarlarıma rağmen konuşmuyordu. Beni ve Sevgi'yi çileden çıkarıyordu. İşine öyle geliyordu. Aptal! Ben bu adamı tanımıyorum albayım. Ben onun hafızasını istemiyorum. Ben, gecekondusunda yaşayan ve insanlıktan emekli olmuş bir adamım."

Öldüğüm her anı yaşıyorum. Yürüyorum, yürüyor, yürüyorlar. Kolları sallanıyor. İzliyorum. Düşünüyorum. Meşgulüm ben, kitap yazıyorum. Gördüğüm her an bir sahne, yazılmış, ben yazmışım. Siz görmüyorsunuz. Kitap yok. Ben de yokum. Düşüncelerime üflediler. Dalgınım; hayır, meşgulüm. Kitap yazıyorum, o yüzden düştüm. Çok işim var, daha çok düşüneceğim. Yaşadığım her an öleceğim.




"İçine düştüğüm nefret

Biraz miras biraz alın teri"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

uyuşmuşluk?

"İntihar öyle edilmez, böyle edilir baba. "

Müziğe Armağanlar: Hayko Cepkin