nilgün marmara ile kahve ve bir şeyler
Sahilde yürüyorum. Tamamen bana, ben ve aynalarıma ait hissettiriyor. Olduğum yere çöküyorum, kaybolmak için dakikaları sayan güneşi izliyorum. Zamanla aşınıp parlak taşlara özenen cam kırıkları, deniz kabuklarına özenen alaca renkli taşlar, içindekinin onu terk edişiyle güzelleşen deniz kabukları... Hepsi bu dünyanın kirini bir kez olsun hissetmiş kalbinde. Karada ölüm var. Dalgalar, denizin çocuklarını geri çağırıyor. Ben de gitmek istiyorum. Kaybolmak için dakikaları sayıyorum, kendimi bulmak için...
"Sıyrılmak istiyorum bu iç ve dış kuşatılmışlıktan, anlamdırmadan, dile getirmeden, dilden götürmeden... Olmuyor, herkes sözcüklere doğuyor, içlerinde yaşıyor, onlarla yapılanıyor ama bunun böyleliğinin ayırdında olmak gerçek gülünç acı; insanın kellesini uçurası geliyor."
"Coşkulu, taşkın çocuklar olmak gerek, bu coşkuyu taşkınlığı yazıya geçirmek, bu tamamlanmamış, her an kırılabilir, kopabilir, sökülebilir bağlar ve ağlar içinde azmaktan, azımsamaktan, yetinmemekten, gülmekten başka ne zırh kuşanabiliriz?"
"Zırhı paslanmış bir kahraman gibiyim"
"Ama galiba çoğu şey uslu uslu yaramazlaşıyor, her çaba-atılım bir alıntı, bir fragman niteliğini alamıyor."
Hiçbirşeylerimi biriktirip neden avcuma gelmiyor diye ağlıyorum
Neden göremiyorum?
Kalbimi tutmaya yetmiyor tüm bunlar
Ben de hayatı tutamıyorum
Tutunamıyorum
Ezberler üzerine sürüyorum ayaklarımı
Sürükleniyor, sürükleniyor, sürükleniyorum...
"Hazindir kırmızı ve sonu
Atılmış parçalar ölü güvercinlerde
Yokuz bir kenara vurur saat
Çevriliriz çevirirken hayatımızı
Boş kursak beyin kurak
Ağız kireç kuyusunda
ve sönmüşlük yayılmış her yana
Hiç istenmeden kuçmuş
Gitmiş, değnek soylu hayatımızı"
"Her şeyi yazmıyorum, korkuyorum. Yazarsam çok dağılacağım gibi..."
Teoman - Yalnız Kalpler Sütunu
Yorumlar
Yorum Gönder