sylvia plath

 


Sylvia Plath, 27 Ekim 1932' de göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Babası üniversitede profesör Otto Plath, babasından 21 yaş küçük annesi Aurelia Schober'dır. 

Plath'in hayatı boyunca yakasında olacak birincilik takıntısı ve yetersizlik hissi belki de babasının otoriterliği ile başlamıştır. Babası, Plath henüz 8 yaşındayken kendi kendine kanser teşhisi koyup bunun sonucu depresyona girmiştir. Kanser sandığı diyabet ilerleyip Otto Plath'in eceli olmuştur. Çocukluğu boyunca amacı babasının gözüne girmek olan Plath'i bu ölüm derinden sarsmıştır. 


"Babacığım, öldürmeliyim seni

Oysa öldün sen, ben daha zaman bulamadan seni- "


Babasının tohumlarını ektiği başarı takıntısının meyvelerini annesi sayesinde (yüzünden) vermiş, hayatı boyunca bu takıntılar peşini bırakmamıştır. 

Plath'in bu takıntısı onu içten içe tüketiyor, günden güne ödüller kazanmaya devam etse de asla yeterli hissedememiştir. 

Aldığı bir birincilik sonrası, başka bir bakış açısıyla -ki ben buna daha çok inanırım- girmeye kesin gözüyle baktığı Harvard Yaz Edebiyat Okulu'ndan red cevabı gelmesi sonrası bunalıma girmiştir. 

18 yaşının ilk yazında annesinin uyku ilaçlarını içip ilk intihar girişiminde bulunmuştur. Bu girişim sonrası Plath'e manik depresif bozukluk teşhisi konmuştur. 

Dostoyevski'nin romanlarındaki çift kişilikler hakkında hazırladığı çalışması sonucu Cambridge Üniversitesi için burs kazanmıştır. 

Şubat 1956'da ileride hayatının büyük kısmını kaplayacak, benim ikinci intiharı olarak nitelendirdiğim Ted Hughes ile tanışmıştır. 

Ted'le pek iyi bir ilişkisi olmayan Plath, komşuları Assia isimli kadınla aldatılmış ve arabasını uçuruma sürerek ikinci intihar girişimini gerçekleştirmiştir.

Ted ile ayrılmış, tekrar barışmak için yaptıkları görüşmede Assia'nın Ted'den hamile olduğunu öğrenince üçüncü ve son intihar girişimini gerçekleştirmiştir.   


"Ölmek de her şey gibi bir sanattır

Bu sanatı nasıl icra edeceğimi biliyorum

ve gülümsüyorum

Sadece otuz yaşındayım

Kedi gibi dokuz canım var

Ve bu üçüncü girişim"


İki çocugunun yemeklerini bırakmış, kapılarını hava geçirmeyecek şekilde kilitlemiş ve sonrasında fırının gazını açıp başını fırına sokarak son girişimini başarıyla sonuçlandırmıştır. 

Baba figürünün eksikliği sonucu bağlandığı Ted, Plath'in ölümü sonrası birçok tepki almıştır. Ted, Assia ile evlenip onu da aldatmıştır. Çocuğuna da içirdiği uyku ilaçlarıyla Assia da tıpkı Plath gibi hayata gözlerini yummuştur.




 Plath'in oğlu da 47 yaşında kendini asarak intihar etmiştir.

Ted'e olan tepkilerin bugün bile devam etmesinin kanıtı olarak Sylvia Plath'in mezarındaki Hughes soyadının karalanmasını gösterebiliriz.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

uyuşmuşluk?

"İntihar öyle edilmez, böyle edilir baba. "

Müziğe Armağanlar: Hayko Cepkin